—Hz. İbrahim orada İslam’ı anlatırken büyüdü, büyüdü… Evlenecek yaşa geldiğinde evlendi ve iki erkek evladı oldu: İsmail ve İshak. Onlar da tıpkı babaları gibi Kudüs ve İslam için iyi şeyler yapmışlardı. Hz. İshak Mescidi Aksa’yı, Hz. İsmail de Kabe’yi inşa etmişti.
Neşe öğretmen tebessüm edip devam etti.
İshak peygamber Filistin’de kaldı orada büyüdü, yaşadı. Onun da kendi çocukları oldu. Çocuklarından birinin adı Yakup'tu...Ve o da peygamber oldu...
Ah çocuklarım, dedim ya Filistin'in tarihi çoook eskilere dayanır... Filistin’in tarihini anlayabilmek için pek çok tarihi olayı bilmek gerekir. Hepsi birbiriyle bağlantılı çok öykü var.
Ali kararlılıkla “Öğretmenim biz öğrenmek istiyoruz, ne kadar uzun sürse de dinleriz.” dedi ve arkadaşları da onu destekledi. Neşe öğretmen bu durumdan memnun devam etti.
—Pekii o zaman. Hz. Yakup’un ise 12 oğlu oldu. 12 oğlu içinde bir oğlu vardı ki adı Yusuf, babası ona çok düşkündü. Abileri Yusuf’u kıskanırdı öyle çok kıskanırlardı ki bir gün Yusuf için kötü bir plan yaptılar. Kimileri onu öldürelim derken birisi “Bari kuyuya atalım…” dedi ve kuyuya attılar.
Çocukların gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuştu.
Üzülmeyin, her kötülük dolu planın üstünde ALLAH’ın da bir planı vardır güzel çocuklarım...
Kardeşlerinin kuyuya attığı Yusuf, orada peygamber oldu... Sonra da kuyudan çıkıp, Mısır hükümdarından sonra oradaki en yetkili kişi…
-Nasıl yani öğretmenim?
Çocukların şaşkınlıkları daha da artarak devam ediyordu.
Onu kuyudan çıkaranlar onu köle olarak sattılar. Onu Aziz satın aldı ve Hz.Yusuf böylece, saraya yerleşmiş oldu. Hz. Yusuf öyle güvenilir hareketler yapıyordu ki hükümdarın gözünden kaçmıyordu. Fakat bir gün ona bir iftira atıldı ve hükümdar onu zindana kapattı. Yusuf orada rüyaların bize ne anlatmak istediğini öğrendi.
Aradan yıllar geçmişti; bir gün Mısır kralı, bir rüya görmüştü. Ve kral, bu rüyanın anlamını öğrenmek istiyordu. Fakat kimse, kralın karşısına çıkmaya cesaret edemiyordu.
Hz. Yusuf’un bu bilgilerine ihtiyaçları vardı.
Hükümdarın rüyasını şöyle yorumladı Yusuf: “Bu ülkede 7 yıl bolluk 7 yıllık da kıtlık olacak. Bizim hazırlık yapmamız gerek.”
Yusuf’a güvenen kral, onu dinledi ve söylediklerini yaptı. Ekip biçtikleri yiyecekleri ayırdılar ve diğer ülkelerden de yiyecek satın aldılar. Sonra kıtlık döneminde de bu fazla yiyecekleri diğer değerli eşyalarla değiştirdiler.
Vee böylece Mısır aynı şimdiki zamanın AVM’leri gibi olmuştu. Her şeyin satıldığı kocaman, zengin bir ülke.
Bir gün Yusuf’u kuyuya atan kardeşleri de Mısır’a geldi, Yusuf onları affetmişti. Böylelikle Yusuf’un kardeşleri orada yaşadı, sayıları arttı. Bu kardeşleri ve onların çocukları, torunları Hz. Yusuf vefat ettiğinde Mısır’ı Yusuf gibi yönetmek istediler. Mısırlı yöneticilere vermek istemediler.
Kötü niyetli kardeşler değişmemişlerdi. O dönemde de kötülük etmeye devam ettiler. Ve böylelikle alışverişe gelen diğer ülkeler, onların kötü davranışlarından dolayı onlardan çok rahatsız oluyordu.
Fakat bu kardeşlerden, Hz.Yusuf’u seven ve onun gibi davranan da vardı. Hz. Yusuf gibi olanlar da bu ülkede bir süre sonra kötü kardeşler tarafından dışlandılar. Bazıları ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar.
Mısır’da Hz.Yusuf’un kötülüğünü isteyen kardeşler kalmışlardı. Herkes onları Hz.Yusuf gibi iyi zannediyorlardı. Oysa onlar Hz.Yusuf gibi yaşamıyorlardı. İslam’dan biraz uzaklardı. Diğer insanlar bunu pek bilmediklerinden “Biz bu dini yaşamak istemiyoruz.” diyorlardı.
Oysa yanılmışlardı…

Gerçek tarihi merak etmek çok kıymetli;)
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil