Elif sürekli kendini ortaya koymak istiyordu.
Engel olamıyordu kendine, anlatmak istiyordu yine ne kadar iyi olduğunu, neleri neleri başardığını hangi zorlukları aşarak bugünlere geldiğini... Ne de olsa bunu herkes yapamazdı. Çok istemişti birileri tarafından takdir edilmeyi. Çok istemişti toplum içinde O’na şu üniversiteyi bitirdi denilmesini.
Genç kız iken, kendi yaşadığı küçük kasabada büyük adam olmak önemliydi. Bulunduğu şartlardan çıkabilmesinin tek yolu okumaktı. O da çok okudu; gece gündüz ders çalıştı. Sonunda herkesin işaret parmağıyla göstereceği bir mesleği olmuştu. Herkes ona gıpta ile bakıyordu.
Ama yine de hep bir eksiklik hissediyordu içinde…
İşte şimdi, aradan kaç yıl geçmişti ve ortaokul arkadaşlarıyla buluşmuşlardı. Bakalım herkes kendisi gibi başarılı olabilmiş miydi? Herkes ev almış, araba almış, arsa almış, dünyanın birçok ülkesini gezmiş görebilmiş miydi? Onlar da Elif gibi olabilmiş miydi? Torunları olmuş muydu? Çocuklarının her birinin maddi durumu iyiydi Elif’in. Hepsini ünvanı iyi insanlarla, etiketli insanlarla evlenmişti...
Hayatın içinde var olmak deyince, aklına hep ortaokul yıllarındaki düşünceleri geliyordu. Çok para kazanmalısın, bir ünvanın olmalı ki insanlar sana değer versin.
İnsanlar değer verse bile, bunu onlara anlatman gerek kendini fark ettirmen gerek, diye düşünüyordu Elif. “Sen ne kadar muhteşem bir insansın...”
Yıllar sonra buluşulan ortaokul arkadaşlarıyla da diğer insanlarla olan iletişimindeki gibi yine hep o konuşmuş hep o kendini övmüştü... Ama kimse O’nu dinlemiyordu…
O kendinden bahsettikleri, insanlar o kadar çok konuyu değiştiriyordu ama Elif bunu fark etmiyordu.
Bir ömür geçmişti bir ev, bir araba sahibi olmak için. Benim torunumda şu üniversitede okuyor, mesleği şu, diyebilmek için. Birilerine kendini ispat etmek zorunda hissederek, hep kendini överek, kendi bencilliğinden öteye gidememiş bir ömür... Bu dünyada kendinden ve ailesinden başka hiçbir insan yokmuş gibi yaşanan bir ömür...
Çok acınası değil mi? Hiç kimse ona 10 dakikadan fazla dayanamazken o kendisine bir ömür dayanmak zorundaydı…
İnsan, problemlerinin gerçeğini göremezse, yanlış yerlerde oyalanır durur. Gerçek olan şu ki insan ömrü o kadar da uzun değil...
Kendimizi çok hızlı tanıyıp, isteklerimizi çok iyi ayrıştırabilip, kontrol edebilmeyi öğrenmeliyiz. Zira, bugünün kontrolsüz isteği, yarının pişmanlığı olacaktır...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Adalet
O kadar güzel ve doğru ki… Ders çıkararak ilerlediğimiz minimum hata ile tamamladığımız bir hayat olsun 🤲
YanıtlaSilİnsan hep isteklerini kontrol edemediğinde problem yaşıyor. İstekleri kontrol edemediğinde doymak bilmeyen bir açlıkla istemeye başlıyor herşeyi. İstek ne ihtiyaç ne ayırt edemiyor...
YanıtlaSilİnsanların bugün istedikleri şeyler yarın pişman oldukları şeylere dönüşür
YanıtlaSilBir ömrü oyalanarak geçirmek ne kadar acı
YanıtlaSilUyanmak nasip olsun
Zira, bugünün kontrolsüz isteği, yarının pişmanlığı olacaktır... 💫💫💫
YanıtlaSilİnsan hep ister, ne için istediğini bilmeden…
YanıtlaSilAhh insan… sahte ile oyalandıkça sahnesi de silikleşti …
YanıtlaSilGerçeği bulup, gerçek Ben’i farkedip, her iki dünyada afiyetle gerçeği yaşamak nasip olsun 🙏🏼🧡
Övülecek işler yapmak fakat övünmemek... İşte mütevazilik burada gizli...
YanıtlaSilEn acısı oyalanmak
YanıtlaSilKime ispat edeceğimiz çok önemli konfor istiyorsak
YanıtlaSilElifin becerme psikolojisi ve kimlik problemi var her insanın unuttuğu gibi elifinde dünyaya geliş sebebini unutmuş o oluyum bu oluyum derken Rabbine kul olmayı unutmuş kim kimdir den başlasa güzel olur 😂
YanıtlaSilAllah isteklerimizi doğru yere yerleştirmeyi nasip etsin
YanıtlaSil