Zaman akıp giderken hem de hızla…
İnsanın bir yerden başlaması lazım!
Peki ama nereden ve nasıl?
Ne çaba var ne de heyecan...Üstelik bu kadar istek varken…
İstekler nasıl sonuca dönüşür?
Tek başımayım, ben ne yapabilirim ki!?
****
Vicdanınla Yüzleşmek
Kafasında 40 tilki dönerken, kırkının da kuyruğu birbirine değmezken, ayağa kalktı Figen… Aynada kendiyle göz göze gelmemeye çalıştı; sanki karşısında ki kendi değil, vicdanıydı.
Ne olur ki insan vicdanıyla yüz yüze gelse?
Eskiler “vicdanın yükü ağır olur” derlerdi. Ne ağır ne düşündürücü bir söz…
Bir liste yapmaya karar verdi. Önce mutfağa girdi gözü korkmuş olacak ki ilk sıraya banyoyu koydu ve başladı yazmaya;
- Banyoda olmazsa olmazım ne?
- Neyden asla vazgeçemem?
- Bu olsa da olur olmasa da olur…
- Bunu da niye almışım ki, ne kadar da gereksiz şeylerle doldurmuşum…
Kozmetiğiydi, mutfağıydı, giydiği kıyafetlerdi derken listesi onlarca markayla doldu taştı. Bu sırada aklı başında bir insan olarak ne kadar lüzumsuz şeylere para harcadığını fark etti. “Öyle ya insan bazen kantarın topuzunu kaçırabiliyor” diyerek hem kendine kızdı hem de bahanesini hazırladı.
Geçti sahili gören pencerenin yanındaki masasına, listesi önünde… Uzun uzun denizi izledi, yürüyüş yapan insanları… Ailesiyle koşup oynayan minikler, bisiklet yarışı yapıp korna çalan çocuklar, patenleriyle akrobasi hareketleri yapan gençler, balık tutan emekli amcalar ve kamp sandalyesinde oturup çekirdek yiyen teyzeler… Herkes ne kadar da basit şeylerle mutluydu. “İmkanları var, nasıl da güzel” diye iç çekti ve listesine baktı… Gözler boncuk boncuk...
Küçük Adımlar Büyük Fark Oluşturur!
Listenin çoğu yabancı ve zulmün beden bulmuş ülkesi Filistin’e bomba olarak yağan markalarla doluydu. Gece haberlerde oradaki insanların günlük ama her gün başlarına gelenlere bakmıştı; birkaç video da ciğerlerini dağlamıştı ve sabah uyandığında bir şeyler yapması gerektiğine karar vermişti…
Hele bir video da evde patlama olmuş; hamile annenin karnından bebeği fırlamıştı… Korkunçtu!
Filistin’ de olanlar küçük kıyamet diye düşünmüştü. Ve tam da o anda şu cümle ağzından döküldü: Ben ne yapabilirim ki?
Vazgeçeceği markalar ve ürünler artık liste halinde elindeydi…
İnsan isterse çok şey yapar…
İnsan seçim yapabilen iradesi olan canlıdır. İradesiyle iyiye varan ya da kötüye varan seçimler yapar. Bu gözler önüne serilen, şahit olduğumuz acı olaylar bize ne söylüyor hiç düşündük mü?
Kötülüğü elinle değiştirebiliyor musun?
Elinle değiştiremiyorsan dilinle değiştirebiliyor musun?
Dilinle değiştiremiyorsan, kalbinle buğz edebiliyor musun?
Öyleyse;
Susma,
Alışma,
Durma,
Boykot et!
Bir insan karşısındakine zarar vermek isterse açığını arar, zayıf yönünü arar… Savaşta da kavgada da laf dalaşında da…
Ben ne yapabilirim ki! Tek benle olacak iş mi demeden!
Boykot etmek; tek başına küçük bir adım gibi görünse de zincir halkaları gibi, tüm toplumu etkileyen bir harekettir. Bugün sen vazgeçtiğinde, yarın çevrende senden etkilenir. Bugün zulmü anlatırsan, sen duyurursan yarın çevren de bunu konuşur. Sen yediğinden, içtiğinden, giydiğinden vazgeçersen insanlarda sana uyumlanır. Uyum hayatın her yerinde…
Peki sen neyle ya da kimle uyumlandın?
İnsan vazgeçişleriyle ancak öyküsünü kazanır. Kazanım tam olarak net durmakla başlar. İnsan ancak vazgeçtikleriyle hikayesini yazar. Bugün vazgeçtiğin her şey, yarın sana kazanç olarak geri döner. Kardeşin için, çocuklar için, masum insanlar için neyi feda ettin? Vazgeçtiğin o marka, almadığın o kıyafet, yemediğin o yemek; kardeşine can olur.
Şimdi bir daha düşün.
Ben ne yapabilirim ki?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Adalet
Kardeşlerimize can olmak için atılan her adım kabul ve makbul olsun...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı.
Emeğinize sağlık
Her suskunluk, zalime güç katar.
YanıtlaSilSusma
Durma
Alışma
Uçurumun kenarında yürüyen, farkında olmadan parmaklarının ucu boşluğa gelecek kadar yürürse herşeyi anladığında çok korkup dengesini kaybedip yuvarlanır...
YanıtlaSilBugün yapması gerekeni yapmayanın payına yarın yapmamasi gerekeni yapmak düşer...
Şahitliğimizi iyi yapabilmek.
YanıtlaSilKötülüğe karşı sesiz kalmamak.
ALIŞMAMAK
YANLIŞI SAVUNMAMAK
BEN HALA İNSANIM
DEMEK
Karınca gibi ateşe bir damla SU taşıyabilmek mesele...
Peki kimin için ?
Nasıl güzel bir yazı 🧡
YanıtlaSilYeni haftayı, yeni günü…
Seviyoruz başlangıçları…
Peki nasıl başlamalı¿
Kahveyle mi? Yoksa alarmı on kez erteleyip “bugün çok üretken olacağım” kendini kandırmalarıyla mı¿
İnsanın bir yerden başlaması lazım
Zaman akıp giderken,
Üstelik bu kadar da istek varken … 🤦🏽♀️
Ama yataktan çıkmadan da olmuyor işte… Fizik kuralları da izin vermiyor 🙃
Hmmm
Sadece bir şeyler yaparak mı başlanır peki¿
Ya bir şeyleri “yapmayarak” başlangıçlar olmaz mı?
O zaman:
Bugün mesela dünya yangın yeriyken
Oraya ateş iletenlerin ateşine bir odun da eklemeyerek başlayalım mı¿
yani ateş iletenlerin ateş ürünlerini boykot ederek.
Mesela bu güzel yazıyı okuyup yeniden başlayarak…
“Hayat” yeniden başlayanların yardımcısı.
Veeee
—şimdi tam zamanı! 🧡
Bir davadır Meselemiz, Boykot ise insani bir duruşumuz!…
YanıtlaSilBir daha düşün… bir daha…
YanıtlaSilÇok güzel emeklerinize sağlık
Faekındalık arttıcı, insanı kendine döndüren bir yazı
Kaleminize, yüreğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık ne kadar güzel bir yazı olmuş. Ben ne yapabilirimki demeden az çok demeden herkes elinden geleni yapmaya devam inşALLAH🌼
YanıtlaSilOlmazsa olmaz diye ne yanlışlar kodlayıp nelere bağımlı olmuştuk...
YanıtlaSilVazgeçecek kadar özgür olmalıydı insan, yoksa ona verilen iradeyi faydasına kullanamaz hale geliyordu