Osman’ın yıllardır, bir günü ayrı değildi arkadaş gruplarından. Çocukken aynı okulda okumuş, ergenliği beraber geçirmişler şimdi de genç adamlar olmuşlardı. İşleri güçleri yerindeydi. Haftanın birkaç akşamı mutlaka dışarı çıkar, sabaha kadar gezer eğlenirlerdi. Birbirlerinin dertlerini dert edinirlerdi. Birinin başına bir şey gelse, anında toplanır çözüm ararlardı.
Bu arada aileleri vardı tabi… Osman da dahil hiçbiri ailesi ile zaman geçirmek istemiyordu. Nasıl her akşam evde oturup, çay içerek, sohbet ederek sıkılmadan zaman geçerdi ki? Zaten evde olduklarında ellerinde telefon, çok da kimseyle sohbet etmek istemezlerdi. Halbuki aile olmak için birbirinin derdini, sevincini dinlemek ihtiyacını görmek gerekmez miydi? Kendinden birkaç yaş küçük kardeşiyle bile arasında zayıf bir bağ olduğunu düşünüyordu Osman. “Arkadaşlarım kardeşten öte” derdi.
Her akşam da dışarı arkadaşlarıyla kaçmak olmuyordu; Osman da kendince haklı bahaneler söyleyerek akşamları evden bir şekilde çıkıyordu. Ailesi yüzünü göremez olmuştu. Geceler bu kadar yoğun geçince işe geç kalmaya, işleri aldatmaya başlamıştı.. Haliyle iştede, evde olduğu gibi bahaneler uyduruyordu. Kendisi bu durumdan rahatsızdı ama şimdi kime neyi açıklayacağım diye kendini rahatlatmaya çalışıyordu.
Bir gece gezmeden dönerken, trafik kazası geçirdiler. O gece gördüklerinden, yaşadığı korkudan sonra Osman bu hayatın çok da sürdürülemeyeceğini düşünmeye başladı. Ameliyatı, fizik tedavi süreci derken uzun süre geçmişti. Osman artık anlamıştı “bu hayat böyle gitmez.”
Arkadaşlarının da onunla aynı fikirde olacağını düşünüyordu, ne de olsa yıllardır neredeyse her gün beraberlerdi. Eğlenceleri gibi fikirleri de bir olması gerekmez miydi?
Osman bir süredir dışarı çıkmıyordu ve evde oturmak da çok keyif vermiyordu. Fakat hayatında neler yapacağını düşünecek zamanı vardı. Ailesinin bu süreçteki desteğine baktı, arkadaşlarının da. Sadece ilk iki gün ziyarete gelmişlerdi, sonrasında hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiler, hem de Osmansız… “Onların da hayatları devam ediyor, gezmek onların da hakkı” diyerek kendince arkadaşlarını koruyordu.
Bir süre sonra arkadaşları Osman’ı aramayı bırakmış hatta selamı bile kesmişlerdi. Osman bu durumu anlayamıyordu, alt tarafı birkaç hafta onlarla gezmeye çıkamamıştı. Halbuki bağlarının çok güçlü olduğunu zannediyordu.
Bir de etrafında pervane olan ailesine baktı…
Sadece sosyal hayat için arkadaşlık yaptıklarını anlaması uzun sürmedi. Ailesine bakıyordu, kardeşine bakıyordu ve onu bu yoldan çevirmek için konuşan bir iki uzak arkadaşa bakıyordu. Kendine asıl yakın tutması gerekenleri nasıl da uzaklaştırmıştı.
İnsan bağlarını sıkı tutması gereken kişileri doğru analiz etse, belki de yılları boşa geçmeyecekti…
“Gönlüme hoş gelen her zaman doğru olmayabiliyormuş” dedi Osman kendi kendine… Vakit, dönüşüm vaktiydi.....
umarım başarabilir Osman da ben de...
YanıtlaSilTanıdık değil mi?
YanıtlaSilYa evet gözünün önüne geliyor o kişi
Sil